Showing posts with label Saraybosna. Show all posts
Showing posts with label Saraybosna. Show all posts

Friday, March 25, 2011

Sarajevo Marlboro - Miljenko Jergoviç

Savas sırasında Bosnada kalmaya devam eden Hırvat yazarın (aynı zamanda gazeteci) ilk kitabı. Savaşın etkisini günlük yaşamlardan bahsederek ve de Bosnalı sıradan karakterleri anlatarak başarılı bir şekilde anlatıyor. Çesitli kısa hikayelerden oluşan kitapla birlikte orada yaşananları biraz daha farklı bir açıdan duyma şansı yakalanıyor. Saraybosnada ki kütüphanenin yakılması, eski bir boksörün savaş sırasında geçirdikleri, kaktüs ve de müslüman bebeğim içinde yer alan bazı hikayelerden.

- There is one basic rule, Zuko Dzumbur mentioned it when he was thinking about Bosnia, and it relates to two suitcases that you always have packed in the hall. All your possessions and all your memories have to fit into them . Everything outside is already lost. There is no point in looking for reasons or meanings or excuses. They are just a burden, like memories.

Mart 2005


Tuesday, December 23, 2003

Drina Köprüsü – Ivo Andriç

Aslında bu kitabı daha önce lise yıllarımda okumuştum. Ama aradan geçen zaman için de bir kere daha okuyup kafamda bu sefer neler canlandırdığını görmek istedim. Nobel ödülü de kazanmiş olan İvo Andriç, bu kitapta Sokullu Mehmet Paşanin vezir olduktan sonra doğdugu toprakları unutmayarak “Doğu” ile “Batı”yı o günün şartlarında biraz daha da olsa birleştirmek için yaptırdığı Drina köprüsünü ve de onun etrafında gelişen olayları, yaşayan insanları anlatıyor. Ama anlattığı süreç köprünün yapıldığı Sokullu Mehmet Paşa zamanından 1.Dünya savaşına kadar geçen uzun bir zaman dilimi. Dolayısıyla Andriç, Bosna ve çevresinde Osmanlı tebaası müslümanların ve de hristiyanların bir arada nasıl yaşadıklarını, Osmanlının zamanla nasıl gerilediğini ve de bunun başkentinden uzak sıradan bir kentte nasil hissedildigini objektif bir şekilde anlatmiş. Kitapda bir çok küçük hikaye var. Ve bütün bu hikayelerde tabi ki köprü bir şekilde rol alıyor. Kitapda beni en çok etkileyen karakterlerden birisi “Ali Hoca” idi. Belki de yazarın onu kitapda anlattığı son karakter yapması idi etkilenmemin nedeni. Ayrıca tamamen başka bir ortamda, kitabı okumadan bir kaç hafta öncesinde Ürdünlü bir arkadaşımla tartıştığımız Osmanlıda kazık kullanarak işkence etme hadisesini Andriç o kadar güzel anlatmış ki anlattığı kısmı okumakta bile zorlandım. Kitabın arka kapağinda da yazdığı gibi, Drina Köprüsü kimliklerin, dinlerin, devletlerin ötesinde daha çok insanı anlatan ve de bunda da cok başarılı olmuş bir kitap. Kesinlikle tavsiye ederim. Kitapdan bir kaç alıntı:
“…Ağzını açtı, gözlerinin yuvalarından dışarı fırladığını hissetti. Boyuna uzayan yokuş.....şimdi geliyor....geliyor....yüzüne yaklaşıyordu. Sonunda bu kuru ve sert yol, bütün görüş alanını kapladı. Sonra zifiri bir karanlık haline gelerek onu büsbütün kavradı.Meydan'a çıkan yokuşta Ali Hoca uzanmış yatıyor, kısa titreyişlerle Allaha ruhunu teslim ediyordu...”
Aralık 2003



Drina Bridge is also known as the Mehmed Paša Sokolović Bridge